Seni Yazdım Buraya

Sessizce yazıyorum bu defa. Kimse duymadan bilmeden kalemimle konuşuyorum sessiz ve usulca. Bir tek satırlar şahit bu olanlara. İki kişinin bildiği sır sır değilmiş derlerken şimdi üç kişi olduk biz ne yapmalıyız acaba?

Satırlar söyler misiniz bunu herkese?

Bak seni yazıyorum buralara senin hiç haberin yok. Yaşananların ardından belki küssün bana. Ne yazık değil mi hiç konuşamadık bile. Saracağım bir yara var mı ya da onaracağım bir hata, bir özür borcu var mı boynumda haberim bile olmadı. Konuşmalıydık, önce küsüp sonra sarılmalı, çocuklara örnek olmalıydık oysa. Şu kısacık hayatta yoldaş olmalı, Mevlana’ya laik olmalıydık. Birbirimizi değil, dostlukları havale etmeliydik Allah’a, iyilik ve güzellikleri. Bir çocuk kalbi kadar da fırsat vermedik ya ikimize yoksa şu kadar da mı yol alamadık daha?

Şimdi ben nasıl dua edeceğim Allah’a söyler misin bana? Ya kul hakkı varsa boynumda affedecek mi beni bundan sonra? Peki af dilemek hiç zor olmayacak mı sana “Allah’ım affet” derken dolanmayacak mı dilin, yüreğin el verecek mi buna? Gözlerini kaçırmadan bakabilecek misin yedi göğün ardına? Duaya açtığında dikenler batmayacak mı avucuna?

Söylesene ne diyeceğiz onca çoluğa çocuğa. Bu mızıkçılık, bu oyunbozanlık değil mi ama. Parmaklarımızı kıvırıp bir küs bozu bile yapamadık seninle, tekrar geri dönüp düzelteceğimiz parmaklar beklemiyor bizi geride. Bana hatamı anlama şansı bile vermedin. Sıkı sıkıya kapadın kapılarını, bir kurukafa koydun üzerime tehlikeliyim diye. Bense hatanın tanımını bile yapmadım, bende mi sende mi olur böyle şeyler dedim bakmadım ama hiç düşünmedim yanlış olduğumu, sadece anlatamadım kalbimde neler neler olduğunu.

Belki senin de öyledir dedim, çok istedim seni dinlemeyi ama ne diyebildim bunu sana ne de görebildim gözlerini gözlerimin karşısında. Hep düşündüm anlatamadıklarımı, senin dinlemediklerini, dinlesen kabul etmeyeceklerini ve benimse anlatmaya zaten hiç gücüm yetmeyecekleri. Niye bu kadar ağır ki kalbindeki duvarlar? Tek başına yetmiyor gücüm bu kadarına. Bir ucundan da sen tutsan oysa… Ne kolay olurdu her şey.

Söylesene beyaz güvercin barış demek değil mi sende de?

Peki deprem olsa elim kolum kalsa biyerlerde imdadıma gelir misin, yoksa bakar mısın öyle? İtiraf et bu kadar katı değilsin bilirim bende bir köşeye atılmayı haketmiyorum ki. Hadi beklemeyelim depremi, son nefesimi vermeden şimdi tut ellerimi. Çöz bütün düğümlerini, uçur yüreğine beyaz güvercinleri. Sevgiyle ördüğüm köprülerim var bak sana. Sense küs olduğumu sanıyorsun ya sana, hayır yanılıyorsun aslında. Bilakis her gün teşekkür ediyorum yaptıklarına yo sitem değil bunlar. Evet kalbim çok kırık olup bitenlere ama kırıkların ardından gerçekler çıktı ortaya. Göremediğim, toz pembelerle buladığım, görünmez yaptığım tüm doğrular… Bir bilsen neler neler yazdım ardından, seni sevdiğimi bile fısıldadım dualarımdan ve hep hesaplaştım kendimle yatağımda, duvara her döndüğümde. Burada kalsın yeni bir hayat başlasın artık dediysem de o hiç burada kalmadı hep aklımın köşesinde vardı.

Şunu da söylemeliyim ki çok da keşkem olmadı yaşanan şeylerde. Hiç zamanı ‘geriye almak mümkün olsaydı’ lı bir cümle kurmadım çünkü ne zaman ’olayları başa sarsam’ diye başlasam, hep aynı ilerliyor gözümde sahne. Senaryo aynı olunca bakıyorum ben aynı ben, sense zaten hep olan sen. Bu sefer bir acaba yok içimde ipin incelen yerindeyim bende, hani senin inceldiği yerden kopsun dediğin yerde, geriye gidemiyorum adımlarım hep ileride. Hiç istemedim böyle olmasını ama her geri adımda sadece kendimden gittim, ben olmaktan uzaklaştım ama yine de duvarlarını yıkıp hiç sana ulaşamadım.

Dedim ya ben hiç küsmedim sana ama ne yalan söyleyim .çok üzüldüm yaşananlara. Günah olduk birbirimize, acı olduk, yazık olduk. Değer miydi bilmiyorum ama laf olduk, söz olduk, yeni günahlara yol olduk.

Bak sen istediğin kadar kaç benden ben sözcükler yaptım bizden, aynı satırlara koydum ikimizi paragraf olduk sonra ve koca bir yazı. Bir cümlenin içine girdik 3 günlük dünyada olamazken beraber.

Seninle başbaşayım bu satırlarda ve hiç olamadığım kadar özgürüm. Okusan ruhuna bile girmeyecek diye de bir o kadar üzgünüm. Sana sözler bitmiyor ve biliyorum yüreğine de değmiyor. Olmasa iyiydi ya oldu işte. Hakkını helal et sende, geçti gitti de. Şimdi yeni yollar var benim önümde, sen önümden çekilince karşıma çıkanlar, Allah tarafından açılan kapılar. Mutluyum uzun zamandır olmadığım kadar hem de. 

Sende mutlu ol emi kaldığın yerde. Gönlüm açık bilesin dilediğinde çekinmeden giresin diye.

Teşekkür ederim yaşattıkarına, teşekkür ederim öğrettiklerine, beni büyüttüğüne, benliğime bir dokunuş olduğuna daha olgunlaşıp daha anlamlaştırışına teşekkür ederim. Hayata yarına göre hala toy olsa da düne göre oldukça sağlam temellerle devam edemezdim ben sen olmasaydın. Bak aklında yeller esen küçük kız çoktan gitti çocukluğuna, şimdi kocaman bir kadın yazıyor bu satırları sana.

Sana en güzel duam bende bulamadıkların çıksın karşına ve sende dua et bana hep güzel dualar edebiliyim hakkında.


Bu yazı: bir umut olsun inşallah söylenilmeyen sözlere, dönülmeyen yollara, yürekteki yaralara, aklının bir köşesinde öylece kalanlara. Senin öykün nasıldır bilmiyorum ama af dilemek daha kolay geldi bana. Affetmek gerekiyor bazı zamanda da. Onun için diyorum ki sana hali hazırda varsa affedilmeyi bekleyen hadi durma çık yola. İnsanız unutma! Gemin kalkacak daha ne duruyorsun ki rıhtımda?

Etiket :  küsmek , barışmak , kırgınlık , gizli duygular 

0 yorum

Yorum Ekle

Yorumunuz

  1.