Evlendiğimde yemek memek bilmezdim ben. Hatta evlenmeden önceki telefon görüşmelerimde eşime beraber yiyeceğimiz ilk akşam yemeği için "sana patates kızartması yapsam olur mu" dediğimi hatırlıyorum. Zaman işte geldi geçti. İnternet annemsiz ve tek başıma olan günlerimde elim ayağım, akşam yemeğim, kara gün dostum, çocuk büyütmem, herşeyim oldu. Eşime kurduğum özel sofralardan 30 kişilik iftar menülerine kadar herşeyin üstesinden geldim evelallah. Öyle profesyonellikti, bi gurmelikti taslayamam, eflerim püflerim de yoktur ama mutfağa girdiğimde çıkarım göğsüm gerine gerine.
6 yıl oldu evleneli. Aklı bir karış havada kocasına aşık Seda günlerinden ayakları yere basan, ağır tecrübelere maruz kalan, öğrenen olgunlaşan bir Seda olma günlerine geçiş hikayem bu 6 yıl kadar uzun. Benim hanımı olduğum eve aile büyüklerinin geleceği haberi aldığım ilk anda lay lay lom okul günleri bitti kızım Seda dedim kendime. Evlilik kurumunca bilmem ne belediye başkanının nikah memuruna verdiği yetkiye dayanarak ataman yapıldı senin, hadi bakalım at kalemi elinden ve ikile şimdi yeni görev yerin mutfağa. Tencere tava başındaki sınavın an itibariyle başlamıştır. Ama söyleyebilirim ki çok acemilikler yaşadım.
Hey gidi günler.
Ayyy ne zamanlar geçti.
Yaktığım yemekler, heder ettiğim tencereler, su bastırdığım mutfak, çıkardığım (çok şükür ki) mini yangın, bu günlerimin en büyük şahidi. Tüm bunlar hiç önemli değil. Bir de yanık pantolon vakası varki Allah düşmanıma yaşatmasın:))
En büyük talihsizliğim evliliğimin ilk günlerinde kayınpederimin bizim evliliğimiz dolayısıyla aldığı takım elbisesinin pantolonunu ütü yaparken yakmak oldu. Bu ilk izlenim kariyerimde kara bir lekedir. Ne yalan söyleyim bu faciayı çaktırmayım diye aradım taradım pantolonun aynısını ama bulamayınca durumu açıklamak mecburiyetinde kaldım. Sağolsun kayınpederim beni yemedi ama o yanık pantolonu da atmadı. Ne zaman badanaydı boyaydı tamirdi gibi bişeylerle uğraşsa "düğün için alınan o yanık pantolon var ya onu hazırlayın" oldu onun adı. O cümleyi her duyduğumda yerin dibiyle dost oldum. İstanbul'a, yeni bir düzene, yeni bir kültüre, hayatı başka bir insanla bölüşmeye alışmaya çalıştığım tazecik gelin günlerimin bana hissettirdikleri olarak en unutulmaz anısı diyebilirim yanık pantolon vakasına.
Bu arada ben bunları böyle rahat yazıyorum ama nihayetinde beni alan almış satan satmış rahatlığı var üzerimde. Evlilik cüzdanı elimde yani. Ununu eleyip eleğini asmadan tavsiye etmem herkese bende olduğu gibi şu an için keyif verici ama vaktiyle ecel terleri akıtan günlerinin hikayesini anlatmayı:))
Öyle zamanları geride bıraktım ki benimde var artık evleneceklere nasihatlerim, eşe dosta yemek tariflerim, yeni annelere bilmiş cümlelerim, bizim zamanımızdalı anılarım.
Ailenin hamarat kızı olarak yetiştirdiyse annen seni rahatsın. Gerine gerine sergilersin hünerlerini. 5 parmağındaki 5 mağrifet göbek ata ata yürütür gemini. Bak dersin diplomam boynumda kepçem avucumda. Sana diyecek laf yok.
Ya benim gibi olanlar... Korkmayın arkadaşlar geçiyor. Aramızda kalsın da eğer kafaladıysanız bir adamı çok da önemli olmuyor elinizden ne yediği. Hergün dışarıda yemek yeme, haftanın bilmem kaç günü anneye gitme gibi bir lüksünüz yoksa bile cicim ayları geçene kadar birşeyler öğreniyorsunuz zaten. Kocanın kalbine inen yol midesinden geçer şehir efsanesine inanmayın, midesine giden yol kalbinden geçer felsefesini ilke edinin. Hele hele ilk zamanlarda.
Bak güven bana, sen kocanın kalbini besle gerisine karışma. Bikaç ay idare ediyor bu yöntem. Garanti veririm, ben denedim oldu. Hani iki gönül bir olunca samanlık seyran olur denilir ya tam da öyle işte. Tabi adam gözlerini açmadan işi kıvırmak lazım. Sonra koca gider anne yemeği yemeye benden söylemesi.
Bu yazı: da acemi bir Seda var, bu yazıda bilmiş bir Seda da var. Bu yazıda kendini evliliğin kuytu köşelerinde bulmuş da tırnaklarıyla bu güne gelmiş 'heyt be' diyen bir kadın var. Senden hiç var mı bilmiyorum ama benden bolca var.
0 yorum
Yorum EkleYorumunuz